Çatışma Çözme Becerileri

Çatışma Çözme Becerileri

17.11.2017 2772

Bireysel değerlerde, geçmiş yaşantılarda, inanışlarda ve algılarda farklılıkların doğal bir sonucu olarak anlaşmazlıklar ve uzlaşmazlıklar kaçınılmaz bir olgudur. Çatışmanın sonucunun olumlu ya da olumsuz olması çatışmanın nasıl yönetildiğine bağlıdır. Çatışma sonucunda küskünlüklerin, kırgınlıkların oluşması, ilişkilerin bozulması ve iş veriminin düşmesi iyi yönetilmeyen çatışmaların sonucudur.

Farklı kişiler çatışma yönetiminde farklı stratejiler kullanırlar. Genellikle çocukluk yıllarında öğrenilen bu stratejilerin otomatik bir biçimde işlediği görülür. İnsanlar çoğu zaman bir çatışma durumunda nasıl davrandıklarının farkında değillerdir. Şu anda kullanılan çatışma çözme stratejileri çocukluk dönemlerinde öğrenildiğine göre, şu anda da yeni ve daha etkili çatışma çözme stratejileri öğrenilebilir.

Johnson ve Johnson'a göre (1994) bir çatışma durumunda, insanların ulaşmak ya da gerçekleştirmek istedikleri iki şey vardır. Bunlardan biri, aynı zamanda kişilerarası çatışmaya da neden olan, bireyin kendi amaçlarını gerçekleştirme isteğidir. Diğeri ise, çatışmaya girilen kişi ya da kişilerle olan ilişkilere verilen önem ya da ilişkileri devam ettirme isteğidir. Her iki isteğin de, "çok önemli"den "hiç önemli değil"e kadar uzanan bir doğrunun değişik noktalarına düştüğü söylenebilir. Başka bir deyişle, çatışmaya yol açan amaç birey açısından ne ölçüde önemlidir? Çatışmaya girdiği kişi ile olan ilişkileri ne ölçüde önemlidir? Bu iki faktöre bağlı olarak insanlar birbirinden farklı çatışma çözme stratejileri benimseyebilirler.

Kişiler arası çatışmaların toplumsal hayatın dışına çıkarılmasının dünyanın ekseni etrafında dönmesinin engellenmesi gibi bir şey olduğunu, ne yaparsak yapalım mutlaka kişiler arası çatışmaları yaşayacağımızı belirtilmektedir. Benzer biçimde yazarlar çatışmaların ve anlaşmazlıkların kişilerin önemsedikleri amaçları ve hedefleri olduğu zaman yaşandığını vurgulamaktadır. Çatışmalar birer problem değildir, aksine çözümün bir parçasıdır. Kişiler arası çatışmalar yapıcı ve barışçıl olarak yönetilebildiğinde sağlıklı ve değerlidirler ve okulda sosyal yaşamı canlandırılar.  Kişiler arası çatışmaların ve anlaşmazlıkların yokluğu ise, hedeflerin ve amaçların olmadığı aynı zamanda önemsenen ilişkilerin ve değerlerin olmadığı olumsuz durumlar olarak belirtilmektedir.

Kişinin sosyal gerçekliği algılamak için kullandığı "entelektüel lens" aynı zamanda gerçekliğin ne ve nasıl olduğunu da belirlemektedir. Kişiler arası çatışmalar negatif bir lensle görüldüğünde algısı farklı, pozitif bir lens ile görüldüğünde ise algısı daha farklıdır. Bu nedenle kişiler arası çatışmalara nasıl bakıldığını algılamak için nasıl bir "lens" kullanıldığı çok önemlidir. Kişiler arası çatışmalara pozitif bir lensle bakıldığında, görülen özelliklere örnek olarak şunlar söylenebilmektedir (Johnson ve Johnson (1996, d):

Kişiler arası çatışmalar ve anlaşmazlıklar bizim kim olduğumuzu ve değerlerimizin ne olduğunu tanımlar. Çatışmalar yoluyla kimliklerimizi geliştiriririz.

 Çatışmalar nasıl bir değişime gereksinim duyduğumuzu ortaya çıkarır. Çatışmalar çalışmayan olumsuz davranışları ortaya çıkarır.

Kişiler arası çatışmalar, diğer insanların kim olduklarını ve değerlerinin neler olduğunu anlamanıza yardımcı olur. Çatışmalar arkadaşlarımızın ve dostlarımızın kimliklerini belirginleştirir.

Çatışmalar, ortak problemlerimizi çözme konusunda bizlere enerji verir ve motive eder.

Ortak sorunlarımızı çözebilmeye yönelik güvenimizi arttırarak ilişkilerimizi güçlendirir.

Sıklıkla rahatsızlık yaşamamıza neden olan, kızgınlık, anksiyete, güvensizlik ve üzüntü gibi olumsuz duyguların ifade edilmesini ve açığa çıkmasını sağlar.

Değerlerimizin ne olduğunu belirler, adandığımız önemsediğimiz konuları belirginleştirir, netleştirir.

Yaşamımıza neşe, heyecan ve eğlence katar. Çatışma içinde olma sıkılmış duygularımızı azaltarak, yeni hedefler belirlememize katkıda bulunur. Çatışmalar olmasaydı yaşam inanılmayacak kadar sıkıcı olurdu.